PARİS’TE BİR TÜRK ROMANI HAKKINDA
Paris’te Bir Türk Romanı Ahmet Mithat Efendi tarafından yazılmış bir eserdir. Yazarın Türk medeniyetinin batı medeniyetinden üstün olduğunu savunmak amacı ile 1876 yılında yayımlamış olduğu bu eser pek çok kişinin Batı’ya özentilik duyduğu ve Paris’e gidenlere imrenmiş olduğu dönemde yazılmıştır.
Ayrıca Paris’te Bir Türk eserinin türüne bakıldığında ise gezi olarak adlandırmak mümkündür çünkü Paris şehrine yapılmış olan bir gezinin ayrıntılarına yer verilmiştir.
Ayrıca Paris’te Bir Türk eserinin türüne bakıldığında ise gezi olarak adlandırmak mümkündür çünkü Paris şehrine yapılmış olan bir gezinin ayrıntılarına yer verilmiştir.
AHMET MİTHAT EFENDİ PARİS’TE BİR TÜRK ÖZETİ
Nasuh Efendi gemi ile Paris’e gönderilmiştir. Nasuh Efendi’nin Paris şehrinde yapması gereken şey ise burada gördüklerini İstanbul’da yer alan matbaalara göndermektir.
Nasuh Paris’e gitmek üzere bindiği gemide birden çok kişi ile tanışma fırsatı bulmuştur. Gemidekiler ise bu adamın bilgi birikimi nedeni ile ona hayranlık duymaktadır. Bu sebeple gemideki Batılı yolcularla Doğu Medeniyeti üzerine tartışmalara girmiştir ve bu meraklı insanlara merak etmiş oldukları soruların cevaplarını vermiştir.
Marsilya’ya oradan Lyon’a oradan ise Paris’e geçen Nasuh her gittiği yerde Doğu Medeniyeti’ni savunan cevaplar vererek Batılıların Doğu Medeniyeti hakkındaki yanlış varsayımlarını düzeltmeye çalışmıştır.
Nasuh Efendi Paris’te iken dört kadın ile evlenme hakkında gelen bir soruya ise bu konunun dini bir emir olmadığını ancak evlenmeye izin olduğu şeklinde cevap vermiştir.
Diğer yandan İslamiyet’in gerçekleri yansıtan bir din olduğundan ve her hükmünün idealizme, rasyonalizme ve pozitivizme uygun olduğuna değinen Nasuh Efendi, İslam ve Hıristiyanlık hakkında da buradaki insanlar ile çeşitli tartışmalara girmiştir.
Hıristiyanlıktan, ruhbanlık konusundan, evlilik ve nikah konularından ayrıca Hz. Meryem ile Hz. İsa’dan konuşan Nasuh Efendi ne kadar bilgili bir kişi olduğunu kanıtlamayı başarmıştır.
Ayrıca Nasuh Efendi mitolojiye dair konuşmaları sayesinde de bu konuda bilgili birisi olduğunu çevredeki insanlara göstermiştir.
Fransa’da yer alan insanlara dünyadaki yönetim şekillerinden ve bu yönetim şeklinin insanlara vermiş olduğu değerlerden ve özgürlükten bahseden Nasuh Efendi İslam dininin kavimlerinden hiçbirinde hürriyete zarar verilmediğinden de bahsetmiştir.
Bu gibi konulardaki bilgilerini katılmış olduğu konuşmalarda dile getiren Nasuh Efendi düşünceleri ve söylemleri ile Paris’in tanınan yüzlerinden biri haline gelmiştir.
Ancak bir gün Zeka Bey adındaki bir Osmanlı vatandaşı ile tanışmıştır. Zeka Bey ise Nasuh’un itibarından hem rahatsız olmaktadır hem de onu kıskanmaya başlamıştır.
Nasuh ise parasal anlamda zor günler yaşayan Hemşire Anne adındaki kadına yardım edebilmek için kumar masasına oturmaya, kazandıklarını da bu kadına vermeye başlamıştır.
Günlerden bir gün İstanbul’a dönme kararı alan Nasuh Paşa bu kararını Virginie adlı bir kıza anlatmıştır. Virginie ise Nasuh Paşa’ya kendisi ile evlenmek istediğini ve İstanbul’a gitmek istediğini söylemiştir. Nasuh ise evlenmeleri için Müslüman olmasını istediğini Virginie’ye söylemiştir. Nasuh Efendi’nin bu isteğini yerine getiren kadın Nasuh’un söylemiş olduğu amentüyü tekrar ederek Müslüman olmuştur. Daha sonra ise evlenerek İstanbul’a dönmüşlerdir.
Nasuh Paris’e gitmek üzere bindiği gemide birden çok kişi ile tanışma fırsatı bulmuştur. Gemidekiler ise bu adamın bilgi birikimi nedeni ile ona hayranlık duymaktadır. Bu sebeple gemideki Batılı yolcularla Doğu Medeniyeti üzerine tartışmalara girmiştir ve bu meraklı insanlara merak etmiş oldukları soruların cevaplarını vermiştir.
Marsilya’ya oradan Lyon’a oradan ise Paris’e geçen Nasuh her gittiği yerde Doğu Medeniyeti’ni savunan cevaplar vererek Batılıların Doğu Medeniyeti hakkındaki yanlış varsayımlarını düzeltmeye çalışmıştır.
Nasuh Efendi Paris’te iken dört kadın ile evlenme hakkında gelen bir soruya ise bu konunun dini bir emir olmadığını ancak evlenmeye izin olduğu şeklinde cevap vermiştir.
Diğer yandan İslamiyet’in gerçekleri yansıtan bir din olduğundan ve her hükmünün idealizme, rasyonalizme ve pozitivizme uygun olduğuna değinen Nasuh Efendi, İslam ve Hıristiyanlık hakkında da buradaki insanlar ile çeşitli tartışmalara girmiştir.
Hıristiyanlıktan, ruhbanlık konusundan, evlilik ve nikah konularından ayrıca Hz. Meryem ile Hz. İsa’dan konuşan Nasuh Efendi ne kadar bilgili bir kişi olduğunu kanıtlamayı başarmıştır.
Ayrıca Nasuh Efendi mitolojiye dair konuşmaları sayesinde de bu konuda bilgili birisi olduğunu çevredeki insanlara göstermiştir.
Fransa’da yer alan insanlara dünyadaki yönetim şekillerinden ve bu yönetim şeklinin insanlara vermiş olduğu değerlerden ve özgürlükten bahseden Nasuh Efendi İslam dininin kavimlerinden hiçbirinde hürriyete zarar verilmediğinden de bahsetmiştir.
Bu gibi konulardaki bilgilerini katılmış olduğu konuşmalarda dile getiren Nasuh Efendi düşünceleri ve söylemleri ile Paris’in tanınan yüzlerinden biri haline gelmiştir.
Ancak bir gün Zeka Bey adındaki bir Osmanlı vatandaşı ile tanışmıştır. Zeka Bey ise Nasuh’un itibarından hem rahatsız olmaktadır hem de onu kıskanmaya başlamıştır.
Nasuh ise parasal anlamda zor günler yaşayan Hemşire Anne adındaki kadına yardım edebilmek için kumar masasına oturmaya, kazandıklarını da bu kadına vermeye başlamıştır.
Günlerden bir gün İstanbul’a dönme kararı alan Nasuh Paşa bu kararını Virginie adlı bir kıza anlatmıştır. Virginie ise Nasuh Paşa’ya kendisi ile evlenmek istediğini ve İstanbul’a gitmek istediğini söylemiştir. Nasuh ise evlenmeleri için Müslüman olmasını istediğini Virginie’ye söylemiştir. Nasuh Efendi’nin bu isteğini yerine getiren kadın Nasuh’un söylemiş olduğu amentüyü tekrar ederek Müslüman olmuştur. Daha sonra ise evlenerek İstanbul’a dönmüşlerdir.