O sene KPSS'ye hazırlanmış atanamamış ve bir köy okulunda ücretli öğretmenliğe başlamıştım. O sene dediğime bakmayın o kadar afili değil, 2 sene kadar önce... Ve tabi içimde müthiş bir heyecan falan da yok. Galiba bu duygular biraz eskilerde kaldı. Belki de kadrolu olarak gitmememden kaynaklanıyordu bilmiyordum. Hemen beni taşlamayınız. Eğiticiliğin verdiği o sorumluluk duygumu götürüyordum yanımda elbette. Fakat bahsettiğim haklı gurur ve ezikliği ücretmenler iyi bilir...
Müdür Beyle Tanışma
Okula gittiğimde önce müdür beyin odasına geçtim ve beklemeye başladım. Dakik, disiplinli olduğu her halinden anlaşılan beyefendi ellerini ovuşturarak tam 8.30'da odasına geldi. Hoş gelip beş gittikten sonra bana hangi okul mezunu olduğumu sordu. Canımı sıkmamam gerektiğini inşallah hemen atanıp asıl görev yerimde mutlu bahtiyar bir öğretmen olmamı da diledikten sonra bana ders programımı verdi.
Sakin Bir Giriş
'O zaman şu an ben 5-B'ye gitmeliyim' diyerek gösterişsiz ve sakin bir edayla odadan ayrıldım. Tarif üzerine 5-B'ye geldiğimde benim kadrolu veya ücretli olup olmadığımla pek de ilgilenmeyen ışıl ışıl, 24 çift göz bana bakıyordu.
Yoklama Alıyorum
Yoklamayı alıp tek tek tanıştıktan sonra ilk imzamı ve kazanımımı yazdım deftere. Üzerimde hissetiğim şey mutluluktan ziyade sorumluluktu. Nedenini herhangi bir erdeme bağlamayacağım. Ben de bilmiyorum yok sebep. Böylece bir dersi bitirdik.
Metni Okuyalım
Okumalarına bakmak, kim ne durumda öğrenmek istiyordum. İlk metinden işlemeye başladık dersi. Fakat o da ne? Seçtiğim öğrencim okuyamıyordu. Ve üstelik harfleri bile tanımıyordu. Rencide etmek istemeyerek, başını hafifçe okşayarak bir başka öğrenciye okumasını rica ettim. Aman Allah'ım sınıfta seçtiğim hiç bir öğrenci okuma bilmiyordu. Harfleri tanımıyorladı bile. 5. sınıflardan bahsettiğimi hatırlatmak isterim sizlere.
Hoca Hanım Siz Ders Saatinizi Doldurun
Hemen dersten çıkıp müdür beyin odasına gittim. ''Müdür Bey bu öğrenciler okuma bilmiyor. Ben nasıl ders işleyeceğim?'' diye sordum. Aldığım cevaba hala gülerim: ''Hoca hanım, siz ders saatini doldurunuz, başkasına müdahale etmeyiniz. Onlar öyle geldi öyle gidiyor. Onlar şu ilerideki fabrika işçilerinin çocuklarıdır. Mevsimlik gelirler ve giderler. Gelen öğretmenler de genelde ücretli olduğu için geçicidirler. Bir iki ay kalıp giderler. Ha bir de 5-A sınıfı var. Onlar 15 kişi. Seçilmiş öğrenci. Öğretmenleri de kadrolu. Biz onlarla daha çok ilgileniyoruz. Siz öyle idare ediverin.''
Sorumluluk ve Çaresizlik
Her şeyin alelade ve formaliteden yapıldığı bir ülkede yine de iyi ayakta kaldığımıza şükrettim ve o an hissettiğim iki duygu vardı benliğimde: Sorumluluk ve çaresizlik...
Müdür Beyle Tanışma
Okula gittiğimde önce müdür beyin odasına geçtim ve beklemeye başladım. Dakik, disiplinli olduğu her halinden anlaşılan beyefendi ellerini ovuşturarak tam 8.30'da odasına geldi. Hoş gelip beş gittikten sonra bana hangi okul mezunu olduğumu sordu. Canımı sıkmamam gerektiğini inşallah hemen atanıp asıl görev yerimde mutlu bahtiyar bir öğretmen olmamı da diledikten sonra bana ders programımı verdi.
Sakin Bir Giriş
'O zaman şu an ben 5-B'ye gitmeliyim' diyerek gösterişsiz ve sakin bir edayla odadan ayrıldım. Tarif üzerine 5-B'ye geldiğimde benim kadrolu veya ücretli olup olmadığımla pek de ilgilenmeyen ışıl ışıl, 24 çift göz bana bakıyordu.
İlkokul Öğretmenimden Kalanlar Tüm Bildiklerimi Unutturdu
Oturun dedim. O güne kadar eğitim derslerinde öğrendiğim tüm davranışları, taktikleri unutmuş, kendi ilkokul öğretmenimin hal ve hareketlerini anımsayarak onun gibi olmaya çalışıyordum gayriihtiyari. Yavaş yavaş sınıf defterini açtım. Yoklama listesine göz gezdirdim. Ne kadar kalabalık bir sınıftı...Yoklama Alıyorum
Yoklamayı alıp tek tek tanıştıktan sonra ilk imzamı ve kazanımımı yazdım deftere. Üzerimde hissetiğim şey mutluluktan ziyade sorumluluktu. Nedenini herhangi bir erdeme bağlamayacağım. Ben de bilmiyorum yok sebep. Böylece bir dersi bitirdik.
Bir Avuç Kadrolu, Bir Yığın Ücretli Öğretmen İle Tanıştım
Teneffüse çıktık. Samimi bir avuç kadrolu öğretmen ve bir yığın ücretli öğretmen doldurdu küçücük öğretmenler odasını. Tanıştık, hoş insanlardı. İkinci ders aynı sınıftaydı. Türkçe derslerini bilirsiniz genelde 2 ders arka arkaya konulur.Metni Okuyalım
Okumalarına bakmak, kim ne durumda öğrenmek istiyordum. İlk metinden işlemeye başladık dersi. Fakat o da ne? Seçtiğim öğrencim okuyamıyordu. Ve üstelik harfleri bile tanımıyordu. Rencide etmek istemeyerek, başını hafifçe okşayarak bir başka öğrenciye okumasını rica ettim. Aman Allah'ım sınıfta seçtiğim hiç bir öğrenci okuma bilmiyordu. Harfleri tanımıyorladı bile. 5. sınıflardan bahsettiğimi hatırlatmak isterim sizlere.
Hoca Hanım Siz Ders Saatinizi Doldurun
Hemen dersten çıkıp müdür beyin odasına gittim. ''Müdür Bey bu öğrenciler okuma bilmiyor. Ben nasıl ders işleyeceğim?'' diye sordum. Aldığım cevaba hala gülerim: ''Hoca hanım, siz ders saatini doldurunuz, başkasına müdahale etmeyiniz. Onlar öyle geldi öyle gidiyor. Onlar şu ilerideki fabrika işçilerinin çocuklarıdır. Mevsimlik gelirler ve giderler. Gelen öğretmenler de genelde ücretli olduğu için geçicidirler. Bir iki ay kalıp giderler. Ha bir de 5-A sınıfı var. Onlar 15 kişi. Seçilmiş öğrenci. Öğretmenleri de kadrolu. Biz onlarla daha çok ilgileniyoruz. Siz öyle idare ediverin.''
Köy öğretmeninin zor anları
''Bu durumu üniversiteden bir hocamla görüşeceğim müdür bey. Elbette sınıf derecelendirmesi yapılır. Başarılı ve başarısız olarak ayırt edilerek seviyelere uygun eğitim verilir. Fakat siz onları yok sayıyorsunuz. Harfleri bile tanımıyorlar.'' diyebildim. Hemen üniversiteden bir hocam ile iletişime geçerek durumu anlattım. Bana dediği şu oldu: ''Yeni başladığın için çok heyecanlı olduğunu ve zamanla alışacağını da söylediler mi?'' dedi. Şaşkınlıkla evet diyebildim ve vermek istediği mesajı ne yazık ki anlamıştım. Hocamla birkaç uygulama ve okuma programı hazırladık. Teneffüslerde ek zaman ayırıyordum. Fakat bunu dile getirmeye bile çekiniyordum öğretmenler odasında. Çünkü bildiğiniz, alenen dalga geçiyorlardı. Bu tuhaf duruma çiçeği burnunda öğretmenler çaktırmadan normalmiş gibi davranırken, diğer tecrübeli kadrolular sadece hafta sonu verecekleri kurslarla maaşlarının ne kadar artacağının hesabını yaparak geçiriyorlardı teneffüs saatlerini.Sorumluluk ve Çaresizlik
Her şeyin alelade ve formaliteden yapıldığı bir ülkede yine de iyi ayakta kaldığımıza şükrettim ve o an hissettiğim iki duygu vardı benliğimde: Sorumluluk ve çaresizlik...