Roma İmparatorluğu döneminde yazılan ilk halk öyküsü ve destanlarına zamanın halkı latince olan “Roman” kavramını kullanmışlardır. Daha sonra bu kavram, edebiyattaki insanların hayattaki mücadelesini, toplumsal olayları veya herhangi bir eylemi, olguyu ele alan kitaplar için kullanılmıştır. Türk edebiyatında da roman türünde yazılmış ilk kitabımız Namık Kemal’in “İntibah” isimli eseri olmuştur. Gelin beraber bu eseri biraz inceleyelim.
Birçok yayınevi tarafından basılan kitabımız, giriş kısmında duyguların ön planda olduğu romantizm akımından faydalanarak uzunun uzadıya güzel bir Çamlıca tasviri yapılmıştır ki olayların bir çoğu Çamlıca'da geçmektedir. Kitabın her bir bölümüne yazarımız Namık Kemal, bir beyitle başlamıştır ki okuyucu için çok hoş bir hava bırakmıştır. Gelelim kitabımızın başkarakterine: Ali Bey adlı karakterimiz canla başla bağlandığı ve hayat tarzını belirleyen sevgili pederinden güzel bir terbiye ve sıkı bir eğitim almıştır. Donanımlı yetişen gencimiz Ali Bey, arkadaşlarının kurbanı olarak eğlence yeri olan Çamlıca’ya çıkıp, orada bir cins-i latif dediğimiz Mahpeyker isimli kadının aşk pençesine yakalanmıştır. Ama ne yazık ki sırılsıklam aşık olduğu kadın herkesçe malum olan bir hayatı kadını çıkar. Fakat bu çirkinliği çok geç anlayan Ali Bey’in neredeyse hayatı kararır…
Kitaptan alıntı:
“Çamlıca’ya Yüce Firdevs’in yere inmiş bir kıtası denilse yaraşır. Bolluk veren Allah, âlemde âb-ı hayatı yaratmak isteseydi, bu özelliği Çamlıca suyuna verirdi. Bundan yaklaşık sekiz sene önce orada güneşin doğuşunu seyretmiştim. Gökyüzünden yeryüzüne nur yerine ruh yağıyor zannetmiştim.”
Birçok yayınevi tarafından basılan kitabımız, giriş kısmında duyguların ön planda olduğu romantizm akımından faydalanarak uzunun uzadıya güzel bir Çamlıca tasviri yapılmıştır ki olayların bir çoğu Çamlıca'da geçmektedir. Kitabın her bir bölümüne yazarımız Namık Kemal, bir beyitle başlamıştır ki okuyucu için çok hoş bir hava bırakmıştır. Gelelim kitabımızın başkarakterine: Ali Bey adlı karakterimiz canla başla bağlandığı ve hayat tarzını belirleyen sevgili pederinden güzel bir terbiye ve sıkı bir eğitim almıştır. Donanımlı yetişen gencimiz Ali Bey, arkadaşlarının kurbanı olarak eğlence yeri olan Çamlıca’ya çıkıp, orada bir cins-i latif dediğimiz Mahpeyker isimli kadının aşk pençesine yakalanmıştır. Ama ne yazık ki sırılsıklam aşık olduğu kadın herkesçe malum olan bir hayatı kadını çıkar. Fakat bu çirkinliği çok geç anlayan Ali Bey’in neredeyse hayatı kararır…
Kitaptan alıntı:
“Çamlıca’ya Yüce Firdevs’in yere inmiş bir kıtası denilse yaraşır. Bolluk veren Allah, âlemde âb-ı hayatı yaratmak isteseydi, bu özelliği Çamlıca suyuna verirdi. Bundan yaklaşık sekiz sene önce orada güneşin doğuşunu seyretmiştim. Gökyüzünden yeryüzüne nur yerine ruh yağıyor zannetmiştim.”